Mesafe:
82km.
Süre:
5sa.4dk.
Konaklama: Central Hotel
Tarih:
16.07.2012
Her gün başka bir maceraya, heyecanla uyanıyorduk. Bugünün
menüsünde Avrupa’nın en uzun 2. nehri Tuna vardı.
Aslına bakarsınız
sadece 80km.lik düz bir yolumuz vardı. Kolay bir sürüş olmasını
bekliyorduk ancak sürprizlerle dolu turumuz yine çalışmadığımız yerden sordu.
“Rüzgar”. Ben hiç sevmiyorum rüzgara karşı sürmeyi. Benim düşmanım diyebilirim,
en dik yokuşları çıkmayı yeğlerim rüzgar yerine. Her yokuşun bir inişi vardır
ama rüzgara karşı ne yapabilirsin ki. Çok kuvvetli rüzgar altında sürdük bugün. Tuna’ya yaklaştıkça rüzgarın şiddeti de arttı, hatta şehrin girişindeki yokuşta
Ege’nin ilk ve son defa bisikleti eline aldığını gördüm, kısa bir süre içinde
olsa. Yokuştan aşağı inerken bile pedal çevirmek zorunda kaldık. İnsan inişte
pedal mı çevirir, insaf rüzgar kardeş.
Yol üzerindeki şehirlerden Kneja’da bir grup Müslüman Bulgar
durduruyor bizi, Türk bayraklarını görünce. Telefonla Pleven müftüsünü arayıp,
bizi misafir etmek istediklerini iletmesini istiyorlar ondan. Ama Tuna’yı
görmeyi bir gün daha bekleyemezdik. Teşekkür edip yola devam ediyoruz.
Oryahovo’dan Tuna nehri geçiyor ve Romanya-Bulgaristan
sınırını oluşturuyor. Buradan Romanya’ya feribot ile geçiş yapılabiliyor. Böyle
olunca trafiği yoğun oluyor, özellikle tırlar çok kullanıyorlar bu güzergahı.
Yolun kenarları tırlar tarafından tahrip edilmiş durumdaydı.
Ara ara küçük iniş çıkışlar vardı Oryahovo’ya yaklaşırken.
Bayılıyorum kısa inişli-çıkışlı yollara. Hani şu iniş hızınla çıkabildiğin
yokuşlaraJ
Oryahovo’ya güneş batarken varıyoruz. İşte usul usul, kendinden emin akan, tarihte
nice savaşlara tanıklık etmiş, Orta Avrupa’yı Karadeniz’e taşıyan TUNA.
Gözyaşlarımı tutamadım
görünce. Tarih önümden akıyordu.
Tuttuğumuz oda Tuna’ya bakıyordu. Akşam yemeğinde Tuna’ya
nazır bir lokantada Tuna balığı yani ızgarada ton balığı yedik yanında şopska
salata, peynirli patates kızartması kartofi ve Bulgar birası Şumensko.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder