26 Eylül 2013 Perşembe

47.gün: Chelmsford-Londra (63km.)

Mesafe: 63km.
Süre: 3sa. 27dk.
Konaklama: Cevdet abinin evi
Tarih: 22.08.2012

İlk gün, 40 km. sonunda Avcılar’a vardığımızda, bundan 100 tane yaparsak Londra’da olacağız demiştik. Şimdi ise bugüne kadar gittiğimizin 40'ta 1'ini gittiğimizde Londra’da olacaktık. Sabah uyandığımızda karışık duygular yaşıyorduk. Turun son günü olduğu için üzüntülü, harika bir şey başardığımız için mutluyduk. Acı ve tatlıyı aynı anda sunuyordu bir kez daha bisiklet bize. Fazla yolumuz yoktu, topu topu 60 km. Köy yollarını takiben yoğun rüzgar altında ilerledik. Londra'ya yaklaşırken, olimpiyat düzenlemelerini görmeye başladık. Bisiklet yolları taze çizilmişti. Londra Olimpiyatları bitmişti vardığımızda, şehir paralimpik oyunlarına hazırlanıyordu. Burada bisikletçiler kask kullanıyorlar şehir içi de olsa ama pek kurallara uydukları söylenemez. Araba bile solluyorlardı.



Saat 6 sularıydı, işte son durak Londra. Tower Bridge, London Eye, Big Ben, Trafalgar Meydanı, Thames Nehri. Son çekimlerimizi burada yapıyoruz, hemen Big Ben’in altındaki Westminster köprüsünde. Bunun ardından bir anda hissizleşiyorum, hareketlerim yavaşlıyor. Pink Floyd’un Comfortably Numb’ı bu an için yazılmıştı belki de. Turun bittiğine inanamıyordum. Öte yandan heyecanlı, üzgün, sevinçli değildim.  Oysa düşlediğim bu değildi. Bağırıp çağırmak, havalara zıplamak, sevinçten ağlamak isterdim. Ama hissettiğim şey sadece hiçlikti. Neden böyle hissettiğimi hala bilmiyorum.


İşte bizim 47 günlük, 3828km.lik turumuzun hikayesi böyleydi.

46.gün: Harwich-Chelmsford (118km.)

Mesafe: 118km.
Süre: 7sa. 01dk.
Konaklama: Saracens Hotel
Tarih: 21.08.2012


Kuzey Denizi’ni aşıp, İngiltere’nin Harwich limanına vardık. Ege’ye pasaport kontrolünde birçok soru sordular. Neden geldiğini, nerede - ne kadar kalacağını, cebinde kaç para olduğunu filan sordular. Sorgulamanın ardından sınırı geçiyoruz. Bizi North Sea Cycle Route karşılıyor. Seviniyoruz kolay bir gün olacak diye. Ancak bisikletçiler için yapılmış ayrı yollar yok genellikle. Yollar yamalı ve çift yön. İngiliz köylerinden geçtik. Colchester’de ben patates, sosis, omlet, domates ve fasulyeden oluşan İngiliz kahvaltısından, Ege ise fish&cips’ten  yedi.

Nadiren denk geldiğimiz bisiklet yolları
CS’den Russ’ta kalacaktık bu gece. Akşam eve geç geleceğini söylemişti daha önce. Durum böyle olunca, biz de yol kenarındaki bir bahçeye attık tulumları, iki saat güzelce kestirdik, hafif rüzgar eşliğinde. Akşam hava kararmıştı, Russ’tan hala bir cevap yoktu. Hafif yağmur altında, biraz yokuş çıktıktan sonra Russ’un evine varıyoruz. Evde kimse yok, bekliyoruz gelmiyor. Çadırda mı kalalım yoksa hotelde mi tartışmaları arasında geceliği 60 pounda bir hotelde kalıyoruz, yemek ve internet yok. Valla soygun. 

45.gün: Amsterdam-Hoek Van Holland (93km.)

Mesafe: 93km.
Süre: 5sa. 04dk.
Konaklama: Stena Line, Hollanda-İngiltere feribotu
Tarih: 20.08.2012

Tobias ve Filippa 
Amsterdam’da iki gün boyunca kendimi yeniledim, Amstel nehrinde yüzdüm, Heineken’de bira içtim, Hard Rock Cafe’de kulağımın pasını sildim. Bu iki günün ardından gün, Birleşik Krallığa geçme günüydü.

Sakin bir gün oluyordu, hava lehimizeydi. Hoek Van Holland’a yaklaştıkça rüzgar biraz arttı. Bizi karşıya Ada’ya taşıyacak olan şirket Stena Line. Günde iki sefer yapıyor Ada’ya. Gece seferinde kamara kiralamak zorunlu, yatak için 10ar euro, bisikletler için 5er Euro verip toplamda kişi başı 85 euro harcıyoruz. Gündüz seferine göre daha yavaş gidiyor.

Ada’ya kara yolu ile ulaşım yok, Fransa’dan tren ile geçiş mümkün. Kara yolu olsaydı, hiç tereddüt etmez, yaklaşık 200km.tünelden sürerdim. Akşam 21.00 gibi limana varıyoruz, gemi 22:30’da hareket ediyor, Harwich limanına doğru.


42.gün: Eindhoven-Amsterdam (152km.)

Mesafe: 152km.
Süre: 7sa. 49dk.
Konaklama: Philippa ve Tobias’ın evi (CS)
Tarih: 17.08.2012

Gün bisiklet başkenti Amsterdam’a varma günü. O heyecanla yola koyulduk. Bisiklet sürmek keyifli arkadaş burada, zaten insanlarda hakkını veriyorlar bu yolların, hiç boş bırakmıyorlar, sürekli bir bisiklet trafiği. Işıklarda kim önce kalkacak diye bir şey var bu ülkede. Araba gibi pati yaparak kalkan gördümJ. Tabi bisiklet yolu bu kadar fazla olunca, yolu karıştırma ihtimalinde artıyor.


Eindhoven’ı çıkınca kanallar görüyoruz tekrar. Bir tarafta kanaldan geçen gemicikler, diğer yanda arabalar, ortada biz bisikletliler. Amsterdam yolunda 3500km. görüyoruz. Şehre vardığımızda otogarın oradan geçerken duygulanıyorum. İki sene önce geldiğimde yalnızdım neyse ki bu sefer Ege vardı. Gece yarımda eve varıyoruz. Güzel bir karşılama. Duş aldıktan sonra Filippa soruyor:


Filippa: Bisikletten sonra duş almak iyi geldi değil mi?
Ben: Evet, zaten bisikletten sonra duş almak en iyi ikinci şeydir.
Filippa: Birincisi nedir?
Ben: Bira içmek.
Filippa: Hay Allah, evde de bira kalmamış. Neyse ben gidip alayım.



Evet, biraz adiyimJ Baktım 15 dakika sonra elinde 6lık heineken ile geri geldi Filippa. Afiyetle biramızı içip, istirahate çekiliyoruz. Amsterdam’a gelmişiz gezmeden olmaz, iki gün mola veriyoruz.

41.gün: Übach Palenberg-Eindhoven (114km.)

Mesafe: 114km.
Süre: 5sa. 52dk.
Konaklama: Kamil’in evi (CS)
Tarih: 16.08.2012

İki gün çok hızlı geçmişti, yola koyulma vaktiydi. Kahvaltı da sebze yedik bol bol, kaybettiğimiz vitaminleri ve mineralleri kazanmak için. Almanya’da Ege ile benim vazgeçemediğimiz iki lezzet vardı. Ege her gün çikolatalı puding bense; türlü meyveli yoğurttan yiyordum. 30km. sonra Ada’dan önceki son ülke, bisiklet ülkesi Hollanda’ya vardık. Her yerde bisiklet yolları, otoyol kenarlarında bile. Hem de yolun her iki tarafında. Öyle ki bazen araçlar için tek şerit, bisikletler için çift şerit yollara rastladık. Hollanda’nın dümdüz bir ülke olduğunu söylemeye gerek yoktur herhalde, zaten ülke topraklarının büyük çoğunluğu deniz seviyesinin altında.


Hollanda’nın, içinden kanal geçmeyen ender şehirlerinde biri olan Eindhoven’a, akşam saat 10 gibi varıyoruz. Genelde çiftçi buranın halkı, dünyaca ünlü elektronik devi Phillips buralı. Doktora öğrencileri Kamil ve Başar’ın evinde kalıyoruz. Çok misafirperverler bize yemek ve Grolsh birası ısmarlıyorlar. 

38.gün: Köln- Übach Palenberg (76km.)

Mesafe: 76km.
Süre: 4sa. 11dk.
Konaklama: Emin ve Yusuf’un evi 
Tarih: 13.08.2012

Rotterdam’a doğru giden Ren’e bugün veda ettik, Hollanda’dan önceki son durağımız olan Übach Palenberg’e sürdük. Alışkın olmadığımız kadar sıcaktı hava, önceki Almanya günlerine göre. Akşamüzeri ise yağmur yağmasına şaşırmadık. Neticesinde Almanya topraklarındaydık. 






Burada Ege’nin okuldan arkadaşları ve stajda olan Emin ile Yusuf’un evinde kaldık. Almanya’yı güneydoğusundan kuzeybatısına dinlenmeden geçmiştik. Yaklaşık 800km.yi bir haftada kat etmek bizi baya yormuştu. O yüzden burada iki gün dinlenmeye karar verdik.

37.gün: Koblenz-Köln (111km.)

Mesafe: 111km.
Süre: 5sa. 31dk.
Konaklama: Elena’nın evi (CS)
Tarih: 12.08.2012

christine ile birlikte Koblenz
Christine’nin dün geceki halinden eser yoktu. O gergin kadın gitmiş yerine çok neşeli, tatlı bir kadın gelmişti. Bize kahvaltı hazırlamıştı, omlet bile vardı. Kuaför öğretmeniymiş, bugün de tatilden sonra ki ilk iş günü olduğu için gerilmiş o kadar dün akşam. Kahvaltıdan sonra tren garına gelip bisikletlerimizi alıyoruz. Akşam 8’e kadar Köln’de olmalıydık, GS-FB süper kupa maçına yetişmek için. Ren nehri kenarında sürüyoruz bütün gün, yokuş yine yok. http://www.rhinecycleroute.eu/ yol boyunca tabelalar var, kaybolmanıza imkan yok.


Elena ve Mathias
CS’den tanıştığımız Elena yarı özel bir yurtta kalıyormuş. Duş alıp kısa bir sohbetten sonra direk maça gömülüyoruz, yurt ahalisinden Mathias eşlik ediyor bize. Maçtan sonra küçük bir parti veriliyor evde. Alkol acıktırıyor haliyle insanı, Elena yediğim en güzel makarnayı yapıyor bana gecenin ilerleyen saatlerindeJ