22 Temmuz 2013 Pazartesi

7.gün: Sliven-Veliko Tırnovo (118km.)

Mesafe: 118km.
Süre: 6sa.12dk.
Konaklama: Pansiyon Denchev
Tarih: 13.07.2012

Balkanları aşmak için uyanmıştık sabaha, o heybetli dağları görmek için sabırsızlanıyorduk. Sabah kahvaltısında bir çeşit tatlı çörek olan kozanak ve vazgeçemediğim boza vardı. Buradaki büyük süpermarketlerden olan Kaufland’tan muz, ekmek, konservelerden oluşan yolluğumuzu alıp yola koyulduk. 20km.lik rahat bir yolculuktan sonra yol kenarında restoran işleten Zeki abiye uğradık. Zeki abi Edirneli ve 25 yıldır bu işi yapıyormuş. Bize kavurma ikram ettiğinde turda yiyeceğimiz en güzel öğün olduğundan habersizdik. Balkan dağlarının eteklerinde yetiştirilmiş hayvanların eti çok lezzetliydi. Bu arada Zeki abi İngiltere’den arabayla dönmemizi önerdi. Bisikletle gidip arabayla dönmek, eğlencenin dibine vururduk herhalde. J 
Gurkovo’ya vardığımızda, artık engin balkan dağları karşımızdaydı. Balkan savaşlarında hararetli çarpışmaların yapıldığı Şipka geçidine uzaktan bakıyorduk, tepeye çıktığımızda. Hep denir ya hani ülkemiz, Balkanlardan gelen soğuk hava dalgasının etkisinde diye, işte tam oradaydık. Usul usul, menderesler çizerek çıkıyorduk Balkanları.

Sık sık Türk tırları görüyoruz yolda. Hatta bizimkiler için yol üzerinde, Bulgarlar tarafından işletilen çorbacıyı görmek mümkün, tost, tandır, manda yoğurdu diğer seçenekler. Tır şoförlerimiz hatırı sayılır bir ekonomi oluşturmuş burada anlayacağınız.


Sonunda en tepedeydik yaklaşık 900m. Buradan sonra Veliko Tırnovo’ya 30km. aralıksız indik. İnerken bayrağımızı takmak için durduk. Artık bayrağımız Balkanlarda dalgalanıyordu. Muğla’dan Akyaka’ya inerken geçtiğim Sakarı geçidi kadar olmasa da büyük bir zevkti aşağı salınmak, hızımız yer yer 60km/s’e çıkıyordu. Hava kararmıştı Veliko Tırnovo’ya vardığımızda. Bizim şehzade yetiştirilen Amasya evlerine benziyordu, bir vadiye kuruluydu şehir. Babam liseyi burada okumuştu 40 yıl önce. Tebessüm ettiriyor insana, babasının 40 sene önce okuduğu yere gitmek.
 

Kalacak yer ararken Denchev isimli pansiyon sahibi buldu bizi ve günlük 10Euro’ya kiraladı odasını. Bu arada caz festivaline denk geldik ve odamız tam da konserlerin verildiği meydana bakıyordu. Balkona çıktık, ayakları uzattık, yorgunluk birası, caz müziği, vadi manzarası. 118km.yapmıştık ve ödülümüzü fazlasıyla alıyorduk. Toplamda 500km.yi geçmemiz şerefine viskimizi açtık. Burada bir gün dinlenmeye karar verdik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder